Yöneticiler İçin Yazılmış Öyküler
Bu makaleyi paylaş
İnsanlığın yaptığı, düşündüğü, kazandığı veya olduğu her şey kitap sayfalarının sihirli korumasında yatıyor.
Thomas Carlyle / Yazar, Tarihçi
Dünyadaki yazılan ilk kitabın MS 868 yılında Kuzeybatı Çin’de yazılan Diamond Sutra olduğu söyleniyor. Buda’nın sözleri, kıssaları ve öğütlerini içeren 7 sayfalık bir metin. Bir mağaranın dibinde 1900 yılına kadar da bulunmayı beklemiş. Aradan neredeyse 1200 yıl geçti ve bizler hala kitaplarla meşgulüz. Görüntülerin avucumuzdaki ekranlara 24 saat akın ettiği bir çağda bile bu böyle.
Bizler kitap okuyarak tam olarak ne kazanıyoruz? Bu sadece zevk meselesi veya entelektüel bir uğraş olabilir mi? Bilimsel yanıtlar öyle olmadığını söylüyor. 2009 yılına ait Sussex Üniversitesinin bir araştırması sadece altı dakika kitap okumakla stres düzeylerinde yüzde 68’lik bir azalma olduğunu ortaya koymuş. Bunu elbette kalp atış hızı ve kan basıncının düşüşünden anlamışlar. Okuduğumuzda empatimizi ve hafızamızı geliştiriyoruz, daha pozitif hissediyoruz. Bunlar sadece buzdağının görünen kısmı.
20 Onur Derecesi Almış Bir Profesör
Henry Mintzberg’in kitabına Yöneticilere Öyküler (Bedtime Stories for Managers) ismini vermesi ve kapaktaki yıldızlı gece, belli ki insan ile kitap arasındaki yüzlerce yıllık bu etkileşime gönderme yapıyor. Gece vakti bir ateşin başında halka olan bir topluluğa anlatılan hikayelerden bu günlere çok şey değişmiş olsa da, öykülere hala ihtiyaç duyuyoruz. Elimiz bir kitaba uzanıyorsa muhtemelen onun seveceğimiz, bize yardımcı olacak şeyler içerdiğini düşünüyoruz. Yolu bizden önce yürümüş birinin tur rehberliğine veya programımıza uygun bir mentorluğa ihtiyacımız hiç değişmedi…
Yazar Henry Mintzberg, iş kitaplarının dünyasında karşımıza çıkabilecek en ilginç rehberler arasında. Yönetim alanında en prestijli akademik ve uygulayıcı kurumlardan (aralarında Harvard Business Review’in de bulunduğu) ödüller kazanmış, dünya çapında yirmi onur derecesi almış bir profesör. Çevirmen Ufuk Batum ise ABD, Fransa, İtalya ve Türkiye’de 33 yıl deneyimli, 52 ülkede iş geliştirmiş, proje yönetmiş, danışmanlık yapmış biri.
Yönetici Öyküler’de Mintzberg, yönetim meselesini masaya yatıran bir fikir adamı olarak karşımıza çıksa da, yalınlık, gerçekçilik, uygulanabilirlik gibi temel yaklaşımları kitabın diline de yansımış durumda. Gerçek olduğunu düşündüğümüz onlarca ezbere karşı çıkıyor ve bunu yer yer mizahi bir dille yapıyor.
Acaba Bir Sonraki Sayfada Ne Gelecek?
İşte size pek alışık olmadığımız başlıklar:
G
K
- Siz hiç liderlik yapmamış biri tarafından yönetildiniz mi?
- En tehlikeli yönetici kimdir?
- Ruhsuz yönetim toplumda niye salgın haline gelmiş durumda?
- Neden resmi otoriteye bu kadar bağlıyız?
- İşlerini çocuklarına bırakmaya niyetlenen girişimciler, emin misiniz?
- Utanç verici sosyal sorumluluk projeleri, gına getirten analistler, yeniden yapılanma denen meret hakkındaki gerçekler
- Daha fazla küreselleşmeye ihtiyacımız var mı?
- Harvard mezunları tek kelimeyle kötü kariyerler mi yapıyor?
- Kendinizi ve şirketinizi nasıl mahvedersiniz?
- Verimlilik konusu ve verimlilik uzmanları hakkındaki gerçekler
- İş bağlantılarınızı çevreniz mi zannediyorsunuz?
Bu Kitaptaki Pek Çok Hikayenin Hedefi: Yöneticiler
Okuyacağınız öykülerde ve denemelerde bol bol metafor var. Mintzberg bunu şöyle ifade ediyor:
“Okurken stratejilerinizi yabani otlar gibi yetiştirmeye ve bir inek gibi organize olmaya kurabiye ve sahanda yumurta yapmaya, orkestra şefi yönetim hikayesine, sayısal verilerin yumuşak karnına, arı gibi vızıldayan yönetim kuruluna, küçülmeye ve kan akıtmaya hazır olun. Sadece okuduğunuz şeylere çok kızmamaya çalışın çünkü en sinir bozucu fikirlerimden bazıları benim en iyi fikirlerim.”
Yazar bizi uyarmakta bir parça haklı olabilir çünkü Michael Porter, John Kotter, Robert Kaplan gibi iş dünyasının ağır toplarının Harvard’da yayınlanmış makalelerine “külliyen saçmalık” demekten çekinmeyen biri var karşımızda. Kendisi “bu hiç gülünecek bir konu değil” dese de, Peter Drucker’ın o çok bilindik senfoni orkestrası benzetmesini analiz etmeye çalışan bir MBA öğrencisinin beş maddelik raporunu kitabına koymuş. Bunun yerine bir fabrikayı analiz etmeyi seçmiş olsaydı… notuyla.
Sahici, neredeyse mizahi denebilecek şirket öyküleri baş ucunuzda yerini almayı bekliyor. Yazarın da dediği gibi, fıkra anlatmak dünyayı değiştirmez ama fıkra anlatmayı biliyorsanız dünyanızı değiştirebilirsiniz. Eğlencesi de yanınıza kâr kalır.