Yeni Nesil İK Fonksiyonları
Bu makaleyi paylaş
Son on yıl, İK endüstrisine çığ gibi bir değişim getirdi. Yapay zekanın yükselişi ve milyonlarca insanın gerçeğini değiştirip işin nerede ve nasıl yapıldığını yeniden tanımlayan küresel bir salgın. Bu, endüstrinin geleceğini nelerin beklediği sorusunu akla getiriyor. İK’da yaşanan dönüşümünü ve işin geleceğini şekillendiren yeni trendleri MY Executive Kurucu Ortağı Müge Yalçın’a sorduk.
Ülkemizde inanılmaz bir yetenek kaybı var. Şirketler yetenek yönetimi konusunda neler yapmalı? Yetenek yönetimi nereye doğru evirilecek?
Dijital dönüşüm, iş dünyasında son yılların en önemli gündem maddesi. Elbette pandemi bu gerçeklerin daha da belirginleşmesini ve dijitalleşme trendinin daha da hızlanmasını sağladı. İnsan kaynağının sahip olduğu yetenekleri geliştirmesi ve yeni yetenekler kazanması, şirketler için bu dönemin en önemli rekabet gücünü oluşturuyor.
Bu eğitimlere ihtiyaç duyan insan kaynağının hacmi göz önüne alındığında; bu konunun yönetiminin, hükümetler tarafından ulusal düzeyde ve meslek örgütleri tarafından da sektörel ölçekte ele alınması gerekiyor. Böylece şirketlerin de ulusal ve sektörel çalışmaların gücünü temel alarak kendi stratejilerini daha rahat geliştirip uygulayabileceklerine inanıyorum.
Türkiye’nin 2030 yılına dek geçireceği yetenek dönüşümüne yönelik rehber niteliğinde bir araştırma olan McKinsey’nin İşimizin Geleceği raporundan bazı verilere bakalım: Araştırmaya göre; Türkiye’de her 4 kişiden 1’inin 2030 yılına dek işini değiştirmesi ya da yeni becerilerle işini geliştirmesi gerekecek.
Ülkemizde bugün sahip olduğumuz mevcut teknolojilerle, her 10 meslekten 6’sının yüzde 30 oranında otomasyonu mümkün. Bu, başta fiziksel işler ve veri toplama, işleme gibi görevler olmak üzere 7,6 milyon çalışana gerek kalmaması anlamını taşıyor. Ancak, otomasyon ve dijitalleşmenin verimlilik ve büyüme üzerindeki etkileri sayesinde 2030 yılına kadar ilaveten 8,9 milyon ila 10,7 milyon arasında yeni iş yaratılabileceği öngörülüyor. Ayrıca, şu anda mevcut olmayan yepyeni meslekler ortaya çıkacak ve bu yeni mesleklerde yaklaşık 1,8 milyon kişi istihdam edilecek. Dolayısıyla milyonlarca kişinin etkileneceği bu dönüşümün doğru adımlarla yönetilmesi kritik önem taşıyor.
Peki manzara böyleyken İK yöneticileri hangi yetkinliklerini geliştirmeli?
Şirketlerin uzun vadeli bir strateji ile yeni nesil İK fonksiyonları oluşturmaları büyük önem taşıyor. Yeni yeteneklerin gelişimine olanak tanıyacak ortamı yaratmaları, bunun için yatırım yapmaları, bilişim teknolojileri organizasyonlarını güçlendirmeleri gerekiyor. Aynı zamanda çevik yönetim gibi yeni çalışma modellerini benimsemeli ve sektör genelinde iş birliği ağlarını güçlendirmeliler.
Bu süreçte çalışanların dijital yeteneklerinin güçlendirilmesi teknoloji kabiliyetlerini, sosyal, duygusal ve bilişsel yeteneklerini geliştirmeleri için fırsatlar yaratılması, bütüncül fayda odaklı bir stratejiyle mümkün görünüyor. Dijital dönüşüm süreçlerinde başarı, önceliklerin belirlemesi ve stratejilerini buna göre oluşturulması ile sağlanabilir.
Dijital çağın en önemli teknik yetkinlikleri nelerdir?
McKinsey’nin yukarıda da bahsettiğim Dijital Çağda Türkiye’nin Yetenek Dönüşümü raporuna göre; çalışanlar için en büyük yetkinlik gelişiminin yüzde 63 oranı ile teknoloji yetkinliklerinde gerçekleşmesi bekleniyor. Çalışanlar mevcut işlerinde veri ve analitikleri kullanmak gibi yeni beceri setlerine ihtiyaç duyabilecek ya da mesleklerini tamamen değiştirmeleri gerekebilecek. Aynı zamanda Türkiye’deki pek çok sektörde teknolojik ve sosyal beceriler en az yüzde 75 arttı ve bu artış devam edecek. Dolayısıyla çalışanların teknoloji kabiliyetlerini ve sosyal, duygusal ve bilişsel yeteneklerini geliştirmeleri büyük önem taşıyor.
Şirketleri geleceğe taşıyacak en önemli yumuşak beceriler neler?
Duygusal zekâ, yaratıcılık, empati ve yeniden öğrenme, insan kaynağının şirketleri geleceğe taşıma sürecinde öne çıkan yetenekler arasında yerini alıyor. Bunların yanı sıra girişimcilik, teknolojiyi kullanma, ileri veri analizi ve teknoloji geliştirme gibi yetkinliklerin de ön plana çıkacağı tahmin ediyorum. Dolayısıyla çalışanların teknoloji yetkinlikleri ile sosyal yetkinliklerini geliştirmeleri büyük önem taşıyor. Çalışanlar bu dönüşümde yaşam boyu öğrenme kültürünü ve yeni çalışma modellerini benimsemeli, hızlı değişikliklere adaptasyon kabiliyetlerini artırmalı ve yeni beceri setleri kazanmaya öncelik vermeliler.
Sizce şirketlerde geleceğin kilit pozisyonları hangileri olacak?
Dijital dönüşümü değerlendirilirken toplumda yaşanan kuşak değişiminin etkilerinin büyük olacağını da dikkate almak gerekiyor. Bugün iş dünyasında sayıları artan Z kuşağı temsilcilerinin, dijital dönüşümün içine doğmuş bireyler olarak hayatı algılayış ve anlamlandırma biçimleri çok farklı. Z kuşağı, yaşam boyu öğrenmeye açık ve iş hayatında da sunulan sürekli eğitim imkanlarına büyük önem veriyor. Güncelleme kavramına, cep telefonu uygulamalarından ve internet oyunlarından alışkın olan Z kuşağı, sürekli güncelleme kavramının kendi bilgileri, yetenekleri için de geçerli olduğunu kabul ederek hareket ediyor.
Bu genel çerçevede; bilgi teknolojilerinin farklı disiplinlerde uygulandığı yeni mesleklerin yükseleceğini öngörüyorum. KPMG’nin hazırladığı gelecekte talep edilecek iş gücü ve iş yerleri araştırmasına göre akıllı makinelerin çalışanların yerini alacağından endişe edilse de değişimin yeni fırsatları da beraberinde getireceğine dikkat çekiliyor. Araştırmalara göre mimarlık, mühendislik, bilişim teknolojileri ve matematik alanlarında yoğun iş gücüne ihtiyaç duyulacak. Şirketlerde, yeni teknolojilere uyumu sağlayacak veri analistleri ve değişimin getirdiği taleplere cevap verebilecek yeteneklere sahip satış temsilcileri kritik öneme sahip olacak.
Bunun için profesyonellere neler önerirsiniz?
Bugüne bakıp yakın geçmişle kıyasladığımızda, dijital dönüşüm sürecinin; üretimi, pazarlamayı, tüketim şekillerini hatta toplumsal yapıları ve ilişkileri değiştirdiğini görebiliyoruz. Önümüzdeki yıllarda da değişim hızı artarak devam edecek. Örneğin; enerji kaynaklarımız değişecek, fosil yakıt tüketimi hızla azalacak. Yollardaki elektrikli araç sayısı hızla artacak. Üretim yöntemleri, dağıtım sistemleri değişecek. Tarım ve hayvancılık çok farklı bir boyuta ulaşacak. Belki beslenme şekli bile değişecek. Önümüzdeki dönemde, bu gelişmelerin, sektörler üzerindeki etkilerini göreceğiz.
Dijital dönüşüm tüm çalışanları etkiliyor. Bu kaçınılmaz. Türkiye’de işgücünde bulunan 21,1 milyon kişinin mevcut mesleğinde teknolojiden tam olarak yararlanması için yetkinliklerini geliştirmesi gerekecek. Bunun ülke çapında, ne denli büyük bir operasyon olduğu göz önüne alındığında; hükümetlerin ve meslek örgütlerinin, yeniden eğitim ve ek öğrenmeyi destekleyen programlar hazırlamasının gerekliliği daha iyi anlaşılıyor.
Müge Yalçın
MY Executive Kurucu Ortağı
1984 yılında Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümünden mezun olduktan sonra profesyonel iş yaşamına Arthur Andersen Yönetim Danışmanlığı bölümünde başladı. 1988-1995 yılları arasında yerli ve yabancı bankaların Kurumsal Finansman ve M&A bölümlerinde yöneticilik yapan Yalçın, 1999 yılında tekrar Arthur Andersen’a dönerek Yönetici Seçme ve Değerlendirme Bölümü Müdürlüğüne atandı. Şirketin Ernst & Young’a satılmasından sonra, görevini İnsan Kaynakları Danışmanlığı Bölüm Başkanı olarak sürdürdü. Müge Yalçın 2005 yılı Temmuz ayında MY Executive şirketini kurdu. Yönetici Seçme ve Değerlendirme faaliyetlerini halen burada Yönetici Ortak olarak sürdürmektedir.