Bu yazıyı paylaş
Bugüne kadarki iş yapış biçimlerimizi tamamen dönüştüren dördüncü sanayi devrimi, barındırdığı büyük yıkımlar ve fırsatlarla iyiden iyiye hayatımızı etkilemeye başladı bile.
Hem iş veren hem de çalışanlar olarak bu sürece nasıl hazırlanmalıyız?
Dünya Ekonomik Forumu kurucusu ve başkanı Profesör Klaus Schwab, forumun çalışmaları üzerine kaleme aldığı Dördüncü Sanayi Devrimi kitabında şu soruları irdeliyor:
– Ülke vatandaşları arasında yaşanan gelir eşitsizliği küreselleşmeyle birlikte ülkeler arası yaşanmaya başlayacak. Bu yıkımla nasıl başa çıkabiliriz?
– İşgücü piyasasında ücretler ve çalışma yöntemlerinde ne tür değişimler yaşanacak?
– Neden önceki nesiller gibi işe hayatına başladığımız kurumda uzun seneler çalışıp o kurumdan emekli olamıyoruz?
– Neden sık sık iş/meslek değişimi/gelişimi üzerine odaklanmamız gerekiyor?
– Kobileri bekleyen en büyük tehlikeler nelerdir?
– Önümüzdeki on yıllar içerisinde kendi şirketlerimizin konumlandırmalarını nasıl yapmalıyız?
– ‘Yıkım’dan kurtulmak için neler yapmalıyız?
Yazar Klaus Schwab’ın Dünya Ekonomik Forumu tarafından ele alınan, tartışılan ve sorgulanan proje ve insiyatifleri merkeze alarak kaleme aldığı kitapta öne çıkan başlıklar şunlar:
1-) Dördüncü Sanayi Devrimi Nedir?
Dördüncü bir sanayi devrimi bu yüzyılla birlikte başladı ve mobil bir internet, ucuzlayan daha küçük ama daha güçlü sensörler ve yapay zeka ile makine öğrenmesini karakterize ediyor.
Dördüncü sanayi devrimi sadece akıllık ve bağlantılı makine ve sistemlerle ilgili değildir, kapsamı çok daha geniştir. Gen dizilemeden nanoteknolojilere, yenilenebilir enerjilerden kuantum bilgi işleme bir dizi alanda eşzamanlı ileri atılım dalgaları yaşanıyor. Dördüncü sanayi devrimini önceki devrimlerden temelden farklı kılan işte bu teknolojilerin iç içe geçip kaynaşması ve fiziksel, dijital ve biyolojik alanlarda karşılıklı etkileşimdir.
2-) Dördüncü Sanayi Devriminin Kurumlarda Yaratacağı Yıkımın Sebepleri
Araştırma-geliştirme, pazarlama, satış ve dağıtım için küresel dijital platformlara erişimi olan çevik ve inovatif rakipler değer sunmadaki kalite, hız ya da fiyatlarını iyileştirerek yerleşik şirketleri hiçbir zaman olmadığı kadar çabuk geride bırakabilecektir. Birçok şirket liderinin karşılaşacakları en büyük tehdidin bugün henüz rakip olarak görünmeyen rakiplerden geleceğini düşünmesinin nedeni budur.
Ne var ki rekabet bozulmasının sadece startuplardan geleceğini düşünmek de bir hata olacaktır. Dijitalleşme büyük yerleşik şirketlere de müşterini tabanlarını, altyapılarını ya teknolojilerini kaldıraç olarak kullanarak sektör sınırlarını aşma imkanları sağlıyor. Telekomünikasyon şirketlerinin sağlık ve otomotiv sektörlerine yönelmesi bunun örnekleridir. Büyüklük hala, akıllıca yönetilirse bir rekabet avantajı olmaya devam ediyor.
Dördüncü Sanayi Devriminin Tüm Sektörlerdeki Şirketler Üzerindeki 4 Etkisi
– Müşteri beklentileri değişiyor.
– Veri, ürünleri iyileştiriyor, bu da varlık üretkenliği artırıyor.
– Şirketler işbirliğinin yeni biçimlerininin önemini öğrendikçe yeni partnerlikler oluşuyor.
– Operasyon modelleri yeni dijital modeller haline geliyor.
3- ) Çözüm: Yıkımı Fırsata Çevirebilmek İçin Ne Yapmalı?
Dördüncü sanayi devrimi bozulmanın itici kuvveti olabilir ama onun temsil ettiği meydan okumalar bizim kendi eserimizdir. O nedenle bunları ele almak ve yararlanmak üzere yeni belirmekte olan ortama uyarlanmak ve gelişmek için gerekli olan değişimleri ve politikaları gerçekleştirmek bizim elimizdedir.
Bu meydan okumaları ancak akıllarımızın, kalplerimizin ve ruhlarımızın kolektif bilgeliğini seferber edebilirsek anlamlı bir şekilde ele alabiliriz. Bunu yapabilmek için dört farklı zekâ türünü besleyip uygulayarak bozulmanın potansiyeline uyarlanmak, onu biçimlendirmek ve kullanmak zorunda olduğumuzu düşünüyorum:
– Bağlamsal (akıl) – nasıl anlıyor ve bilgimizi nasıl uyguluyoruz.
– Duygusal (kalp) – düşünce ve duygularımızı nasıl işleyip bütünleştiriyoruz ve kendimizle ve başkalarıyla nasıl ilişki kuruyoruz.
– Manevi (ruh) – bireysel ve ortak amaç anlayışımızı, güven ve diğer erdemleri, değişimi etkilemek ve ortak yarara doğru yönlendirmek için nasıl kullanıyoruz.
– Fiziksel (beden) – gerek bireysel gerekse sistemik dönüşüm için gerekli enerjiyi uygulama konumunda olabilmek için kendimizin ve çevremizdekilerin kişisel sağlığına ve esenliğine nasıl bakıyor ve koruyoruz.
Daha kapsamlı bir okuma için Dördüncü Sanayi Devrimi kitabına aşağıdaki görsel üzerinden ulaşabilirsiniz: