Bu yazıyı paylaş
Dikiz aynasına bakarak ileri gitmeyi denediniz mi? Sakın denemeyin; büyük ihtimalle başınıza bir şey gelecektir.
Öyle ki, her şeyden önce geride bıraktığınız yolun ivmesinde hareket ettiğiniz için, gideceğiniz yönü şaşırabilirsiniz. Diğer yandan bir ağaca veya duvara çarpabilir, bir canlıya zarar verebilir veya uçurumdan aşağı yuvarlanabilirsiniz.
Korkutucu değil mi?
Fakat nedense iş veya özel hayatımızda dikiz aynasına bakarak ileri gitmeyi tercih ediyoruz. Bu söylemimden geçmişin tecrübelerinden faydalanmak gibi bir şeyden bahsettiğimi düşünmeyin.
İnsanları geçmişleri ile değerlendiriyor ve o yargıların değişmeyeceğine inanıyoruz. İş hayatımızda karşılaşacağımız olayların hep geçmişin birer tekrarı olacağını düşünerek hareket ediyoruz.
Peşin hükümlü veya önyargılı tutumlarla adım atıyor ve bu nedenle de önümüzü sonumuzu hep ardımıza bakarak belirlemeye çalışıyoruz.
En yalın dille, yargılıyor ve etiketliyoruz.
Geçmiş tecrübemiz bize, bunu bu şekilde yapmamızı söylüyor. Geçmiş tecrübemiz de dikiz aynasına bakarak hareket ettiği için bu sarmalın dışına çıkamıyoruz.
Sarmal demişken olay, olgu ve insanların değişmeyeceğine inançla hareket eden ve yargıları ile yol alan bizlere sorulsa, değiştiğimizi ve geliştiğimizi söylüyoruz. Bu büyük bir tezat değil mi?
Biz değişip gelişiyorken, bizim dışımızda her şey sabit kalıyor. Bu satırları okuyan hemen herkes bunu düşünüyorsa, peki kim gelişiyor ya da kim sabit kalıyor?
Paradoksun böylesi.
Ne yapmak gerekiyor?
Albert Einstein, “Ne hazin bir çağda yaşıyoruz, bir önyargıyı ortadan kaldırmak atomu parçalamaktan daha zor.” demiş. İddia etmiyorum fakat, önyargıyı ortadan kaldırmak, atomu parçalamaktan daha kolay. Zor olan, bunun için gereken önemli üç değeri hayatımıza katmak.
Görmek, duymak ve fark etmek.
Dikiz aynasına bakıp geçmişte kaldıkça önümüzü göremeyiz. Arkamıza baktıkça, devam eden hayatımızda değişimin sesini duyamayız. Önümüzü görmedikçe de bu gelişimi fark edemeyiz.
Çevremizde olan her şeyin bugünkü halini görmeye, algılamak için duymaya ve bu sayede de o kişi, olgu veya olay ile ilgili farkındalığa varmaya başlamak için, başımızı tekrar bugüne çevirerek, direksiyonu kendimizin yönetebileceği yolculuğa, sahip olduğumuz “güven” ile birlikte çıkmaya başlamalıyız.
Merak etmeyin, maceralarla dolu geçecek olan bu yolculukta, göreceğiniz bir sürü şey var. Bunun vereceği heyecan bile bu yolculuğa çıkmaya değer.
Belki bu şekilde, sizinle birlikte değişen ve gelişen her şeyi yeniden tanıyacaksınız.
Sizce de geleceğe geçmiş ile birlikte bir fırsat vermeye değmez mi?
Fotoğraf 1 kaynak
Fotoğraf 2 kaynak