Kişiye Özgü Liderlik
Bu makaleyi paylaş
Teknik veya sosyal bir beceri kazanmak adına herhangi bir eğitime katıldıysanız, aslında işin en kolay tarafının “öğrenme” olduğunu fark etmişsinizdir. Zor olan şey, o bilgiyi beceri haline getirebilmek. Otuz yıldır kuruşlara kişisel gelişim, liderlik ve kalite eğitimleri veren Ömer Uzun bir kitap kaleme aldı: Kişiye Özgü Liderlik Bu zor süreci kolaylaştıracak samimi tavsiyeleri kendisinden dinleyelim.
Bu kitabı yazmaktaki temel motivasyonunuz neydi?
Kişisel vizyonum; “Çocukların merak ve mutluluk duygularını özgürce ifade edebilecekleri bir ortam oluşmasına katkıda bulunmak.”
Ve Kişiye Özgü Liderlik kitabını yazmadaki temel motivasyonum; Yönetsel sorumluluktan bağımsız olarak her bir bireyin liderlik etkisini, gücünü fark etmesine ve kitap aracılığıyla bir çocuğun merak ve mutluluk duygularını özgürce ifade edebileceği ortamın oluşmasına vesile olmak.
Liderler öncelikli olarak hangi davranışları ceplerine koymalılar?
Liderler öncelikle, ideali, geleceği berrak hale getirip, referans alacakları değerleri netleştirip, kontrol edemediği alanlarda şikayet etmek yerine, kontrol edebildiği alanlarda eyleme geçecek şekilde gelecek umudunu, geleceğe hizmet edecek davranışlarla beslemeliler.
– İdeali berraklaştırmak
– Değerleri /Prensipleri netleştirmek
– İdeal ve Değerler prensipleri referans alarak, Anlamak için dinlemek, Doğru soru sormak ve net geri bildirimde bulunmak becerileriyle öğrenen tutumla liderlik yapmak.
Yıllardır en sık gördüğünüz hatalar / değişmeyen alışkanlıklar var mı?
Sanırım en sık görülen hata, bir çok konuda olduğu gibi, Liderlik konusunda da bilmeye odaklanma ve bilgi edindikçe mevcutta o bilgilerin ne kadar hayata geçtiğini, geçmediğini fark edememe. Böyle olunca da Liderliğin kitabını yazacak kadar bilgiye sahip olup da o bilgileri eyleme geçirmediğini fark edemeyen yönetici, kendi gelişimine değil etrafın gelişimine daha fazla odaklanıyor ve böylece yanlış döngüyü doğru yapabilmek için çokça eğitimler yapılıyor.
Bu söylediğim yapılmıyor değil elbette fakat daha da fazla bilgiden çok, eyleme, bilmeden çok, olmaya odaklanmak anlamlı olacak.
Bizler değişimde en çok hangi dirençle karşılaşıyoruz?
Yukarıda da ifade ettiğim en fazla “Bilen olma” direnciyle karşılaşılıyor. Bilen tutum, “Benim dışımda her kesin değişime ihtiyacı var” algısını güçlendirdiği için, Bilen olma’dan Öğrenen Olma’ ya geçildiğinde süreç hızlanıyor.
Liderlerde gördüğünüz en büyük ego ne?
Kesinlikle ego’sunu terbiye etmiş Liderler artıyor gittikçe, fakat gözlemlenen en büyük ego “Ben olmazsam işler yürümez” “Ben ne dersem o”
İnsanın iş yaşamında kendisi gibi olması zor bir şey mi?
Son zamanlarda dillendirilen “Otantik Liderlik” sanırım ancak insanın kendisi gibi olmasıyla mümkün.
Fakat kendisi gibi olduğunda vizyonu, değerleri, ekibindeki insanları zedeliyorsa , öyle bir ortam oluşturması gerekiyor ki etrafındaki çalışanlardan bununla ilgili geri bildirim alıp mevcut tutum ve davranışlarını Vizyona, değerlere uyumlu hale getirmesi anlamlı olur.
Gelişime en ihtiyaç duyduğumuz alanlar neler?
”Geri bildirim almak ve vermek”
“Duyguları Yönetebilmek”
“Çatışmaların Öğrenme fırsatı olduğu bilinciyle etkin yönetmek”
“Ortak amaç için bir arada olanların Rekabet yerine İşbirliğine odaklanması”
“Sevgi ortamı oluşturmak” Liderliği korku zemininde değil Sevgi zemininde yapmak.
Bu önerilerinizi gündelik hayata nasıl adapte edebiliriz.
Liderliği öncelikle kendi hayatımızın sorumluluğunuz almak, kendi hayatımıza liderlik yapmak diye kabul edip, kendimizle, ailemizle, iş arkadaşlarımızla, toplumla olan ilişkilerimizde “Liderlik açısından anlamlı bulduğumuz”
- Anlamak için dinlemek
- Doğru soru sormak
- Net geri bildirimde bulunmak/Geri bildirime açık olmak gibi 3 temel iletişim becerisini günlük yaşantımızda da uygulamak için çaba harcayabiliriz.
Tüm liderlerin değiştirmesi dikkat etmesi gereken, eğer paradigması bu şekilde ise değiştirmek. İçin çaba harcaması gereken paradigmalarının farkına varması ve ideal paradigmayı oluşturması sürecini gündelik hayatta kendimiz için de düşünmemiz çok anlamlı olur.
Bu paradigmalardan önemlilerinden birisi;
“Sevmek zorunda değiliz, saygı göstermemiz gerek” gibi doğru olduğuna kendimizi ve etrafımız ikna ettiğimiz paradigmalardan kurtulup, “ Zemininde Sevgi olmayan Saygı “mış” gibi olur” inancıyla, Sevgi ortamını oluşturmaya odaklanmamız günlük hayatımız için de anlamlı olabilir.