Kendini İşten Fethet
Bu makaleyi paylaş
Yükselmek, İlerlemek ve Daha İyi Yönetmek İsteyen Liderler İçin Yeni Çağın Kuralları
Modern yönetimi icat edenler, tıpkı ampulü, telefonu ve otomobili icat edenler gibi, on dokuzuncu yüzyılda doğdular. Çoktan hakkın rahmetine kavuşan bu öncüler – James Mooney, Alfred Sloan ve Donaldson Brown – icatlarının robotların çağında dahi yönetim sistemlerinin köşe taşları olarak büyük oranda yerinde durduğunu görseler, şaşkınlıktan dilleri tutulurdu. Yeni anlayışların hayat bulduğu bir yüzyılda yaşasak da hala katı yapılar, sahibimizmiş gibi davranan patronlar, mobbing, daha fazla mesai, daha fazla ciro gibi gündemlerle doluyuz.
Sanayi devriminin çocuklarının torunları olarak öğrendiğimiz kadarıyla, hep daha fazlanın peşinde koşmak sürdürülebilir olmadığı gibi, günün sonunda tatmin edici de değil. Çoğumuzun hayatı şimdilerde kuruluşlara yalnızca gevşek iplerle bağlı. Gezegenimiz ve ruhlarımız daha iyi, daha farklı bir şeyler istiyor, çünkü bizler kendi çıkarına düşkün otomatlar değiliz. Çeşitli ihtiyaçlar, amaçlar ve motivasyonlarımız var. Evet, başarı ve para önem taşıyor ama bunları içine oturtacağımız daha geniş bir çerçevenin özlemini çekiyoruz. Ve aslında içten içe biliyoruz ki, bizi bekleyen gelecek geçmişin uzantısı olmayacak. Hem kendimiz hem de başkaları için ne istediğimize ilişkin temel sorunlarla uğraşmadığımız sürece başka şeylerin üstesinden gelemeyeceğiz.
Kendilerine Özgü Güçlü Yanları Olan ve Kolektif Bütüne Katkı Verecek Liderler İçin
İletişim danışmanı ve yazar Umut Kısa, Kendini İşten Fethet’te bu gerçeklerden yola çıkıyor. İş dünyasından bir profesyonel olarak kafamızın karışıklığının ve başka bir şeylerin açlığını çektiğimizin son derece farkında. Okurunun iyi ve kötü dürtülerin bir karışımı, aynı bedende aklın ve gönlün bir bileşimi olduğunu bilen bir yazar bulunmaz Hint kumaşıdır. Özellikle iş kitapları söz konusu olduğunda. Zaten bir kitap her neyden bahsediyor olursa olsun, kendimize ilişkin daha dengeli bir görüş kazandırmıyorsa bir kitabın başına gelebilecek en güzel şey olan “elden ele dolaşma” şansını bulamıyor.
Umut Kısa, zayıflıklarımıza karşı sonsuz bir sabır göstermenin anlamsızlığını vurgulayan ve bizi süngülerimizi düşüreceğimiz molalara davet eden önemli bir yönetici koçu. Her sene yeni baskılar yapan Kendini İşten Fethet, onun uzun yıllara dayanan Liderlik ve Yönetici Koçluğu deneyimlerinin damıtılmış halini sunuyor. Sosyal ve insani varlığımıza uygun düşen iş tavsiyeleri verirken, her bölümün sonuna kendinize soracağınız isabetli soruları da eklemiş:
Neyi elde etmek istiyorum?
Nasıl bir lider olmak istiyorum?
Neleri tehdit olarak algılıyorum?
Kırılgan olmaya ne kadar açığım?
Kendimi ne kadar güvende hissediyorum?
Neden korkuyorum?
Gözlem yeteneğim ne kadar kuvvetli?
Kararlarımı nasıl alıyorum?
Kendim olmama ne kadar izin veriliyor?
Çalışanlarım benim için ne ifade ediyor?
Üzerimde oluşan gerginliği nasıl atıyorum?
En son ne zaman geribildirim aldım?
İnsanlar yanımda kendilerini nasıl hissediyor?
Diğerlerinin duygularını okuyabiliyor muyum?
Dedikodular neden çıkıyor ve kaynakları neler?
Sezgilerime güveniyor muyum?
Riske ne kadar açığım?
Çalışanlarıma ne kadar güveniyorum?
Kimleri dövüyor ya da hırpalıyor olabilirim?
Beni nasıl bir lider olarak görüyorlar?
Neden beni takip etmeliler?
Kuşun Güvendiğin Şey Ağacın Dalı Değil Kendi Kanatlarıdır
Evet, yeni anlayışların hayat bulduğu bir yüzyılda yaşıyoruz. İş dünyasını ve insanı dar bir kalıba hapseden geleneksel yapıların sahneden çekilmeye başlamasıyla hepimiz kendimize karşı daha fazla sorumlu hale geliyoruz. Artık iş kitaplarının bize zamanın belli bir noktasındaki rekabet üstünlüğümüz yerine, zaman içinde evrimleşebilme üstünlüğü nasıl kazanabileceğimizden, iletişimde nasıl daha iyi olabileceğimizden, birlikte çalışma becerileri kazanmamızdan, yaratıcılığı beslemekten bahsetmesini istiyoruz. Pişmeye hazır kekler yerine kendi tariflerimize çok özel malzemeler bulalım onlarda. Bilgelik kazanalım ve geride yaşanmış bir hayat bırakalım. Umut Kısa’nın da dediği gibi “Çünkü inanın diğer taraf daha keyifli.”