İnovatif Düşünce
Bu makaleyi paylaş
Ne mutlu ki inovasyon, ister birey, ister ekip çalışması olsun, her yerde gerçekleşebiliyor. İnovatif düşünce giderek her yerden geliyor…
Bağlantılar içindeki küresel ekonomimizde başarılı bütün ürün ve stratejiler çabucak kopya ediliyor. İnovasyon olmadan başarıyı uzun süre elimizde tutamıyoruz. Bugün artık normal olan, yoğun çaba harcamak. Dünyanın acil çözüm bekleyen sorunları bizden “çalışan fikirler” bekliyor.
İnovatif düşünmenin eğitime, sağlık hizmetlerine, temiz suya, topluluklara, doğayı korumaya, bilime ve sanata katacağı çok şey var. Gelecek de tam olarak bu. Kıpır kıpır bir zihinsel merak, derin iyimserlik, başarısızlıkları nihai başarının bedeli olarak kabul edebilme kabiliyeti ve daimi bir etik duruşla harika işler başarabiliriz. Zaten başarmak zorundayız. Yeni teknolojiler, yeni katılımcılar, yeni iş modelleri pazarları altüst ediyor. Neredeyse her sektörde ürün yaşam döngüleri kısalıyor.
Bizim özellikle ülke çapında, kısa vadede uygulanabilir olan, çekici, inovatif düşünceler üretmenin yolları üzerinde çokça eğilmemiz gerekiyor. Çekicilik ile uygulanabilirliği birleştiren muhteşem fikirler bulabilmeliyiz. İnovatif düşüncenin özünde fikirleri yakınlaştırmak, seçmek, iyileştirmek, sürekli denemek yatıyor. Öğrenmelerle dolu yolculuklardan korkmamalıyız. Bunu yapamazsak, inovasyonumuz pazara çıkamaz.
İyi Haber Şu Ki Pastayı Büyütmeyi Artık Biliyoruz
Evet, inovasyon temposu şimdiye kadar hiç böylesine yüksek ve elimizin altındaki araçlar hiç bu kadar güçlü olmamıştı. Tarihte ilk kez elimizdeki pastadan daha fazla dilim çıkartmaya uğraşmak zorunda değiliz, çünkü pastayı büyütmeyi biliyoruz artık. Herkes kazanabilir. Artık dünya bir zamanlar ender bulunan ve inovasyon sayesinde bollaşan kaynaklarla dolu.
Birçok şey artık “nadir” ulaşılır değil. Bunu şöyle anlatayım: Eğer ben bir ağacın alt dallarındaki bütün portakalları toplarsam, erişilebilir portakal miktarı azalır. Benim sınırlı açımdan bakıldığında artık portakallar çok seyrekleşmiştir. Ama biri bir teknoloji geliştirip merdiven denilen bir alet icat ederse, o zaman yeni erişim olanağına kavuşurum. Problem de çözülmüş olur.
İnovasyon kaynaklara serbestlik kazandıran bir mekanizmadır. Bugün artık teknoloji sayesinde sudan ucuz araçlara sahibiz, internet sayesinde dünyanın her yerinden uzmanlara ulaşabiliyor, onlarla işbirliği yapabiliyoruz ve hemen herkesle inovasyonlarımızı paylaşabiliyoruz. Çağımız inovasyonun altın çağı, bunun keyfini çıkarmaya bakalım.
Bir Ekibi Önemli Fikirlere Yöneltmeye Yardımcı Olacak Beş Soru
- Birincisi, kültür, politika, teknoloji ve benzeri konularla ilgili olarak son aylarda size şaşırtıcı, kafa karıştırıcı ya da rahatsız edici gelen neler okudunuz, gördünüz ya da yaşadınız?
- İkincisi, bu anormalliklerden hangisinin ardında bir ivme gördünüz? Dünyayı gözlerken ya da geçmişe dönük son birkaç ayı gözden geçirirken, bu eğilimlerin kapsamının genişlediğini veya hızlandığını fark ettiniz mi? Hızla boy atmasalar da, filizlendiklerini görebiliyor musunuz?
- Üçüncüsü, “filmi ileri sardığınızda” bu fikirler nerelere kadar uzanıyor?
- Dördüncüsü, bu fikirlerden hangileri sektörünüzde henüz bilinmiyor? Hangisi sizin de katıldığınız sektörün son sohbetinin gündeminde yer almıyordu?
- Ve beşincisi, bu fikirlerden rakiplerimizi ters köşeye yatıracak şekilde nasıl yararlanabiliriz?
Burada bir virgül koymak ve şunu belirtmek istiyorum. Özellikle bana en çok sorulan soru “Hangi alanda girişim yapmalıyız” oluyor. İtiraf ediyorum, bu sorunun cevabını hemen verebilecek durumda değilim ama az önceki beş soruyu sık sık kendime soruyorum ve cevaplarını bulmak için uğraşıyorum. Hatta sosyal medyada, özellikle de Twitter’da, teknolojik alandaki yenilikleri aktif bir şekilde paylaşarak dünyada olup biten hakkında özet bilgiler vermeye çalışıyorum.
Konumuza dönecek olursak, çalışanlarınıza bu sorularla disiplinli bir koçluk sunarak ve meselenin daha derinine inme fırsatları oluşturarak, onların sıradaki dalgayı fark edip dümene geçme yeteneklerini güçlendirebilirsiniz. Sonuçlara inanamayacaksınız, bir süre sonra kurumunuzda inovasyon konusunda fikirler uçuşmaya başlıyor. Onların başarma isteklerine güvenin. Mihaly Csikszentmihalyi’den Howard Gardner’a kadar uzmanların görüş birliği ettiği bir şey var: İnsanlar hünerlerini sergilemekten son derece mutluluk duyarlar. O yüzden eğer insanları yönlendirebilir bir pozisyondaysanız lütfen:
Çılgınca düşünceleri yüreklendirin
Başkalarının fikirlerini dayanak alın
Gündeme odaklanın Çabuk yargıya varmayın
Çünkü inovatif düşünce, aynı zamanda riske, başarısızlığa ve ilk bakışta tamamen saçma izlenimini uyandıran fikirlere hatırı sayılır ölçüde hoşgörüyü de gerektirir. (Kaldı ki başarısızlık aslında çok güçlü bir inovasyon motorudur.)
Hepimiz aslında tutucuyuz
Kendimizi ele alalım. Hepimiz alışkanlıklarımıza takılıp kalırız, her şeyi sabit kalıplarla yaparız. Yöneticiler yıllarca aynı dergileri okur, aynı otomobilleri alır, aynı konferanslara katılır, aynı danışmanlarla görüşürler. Kendinize şu soruyu sorun: En son ne zaman davranışlarımı değiştirdim? Değişmemizin tek nedeni, yaşamlarımızla ilgili yeni, basit ve çekici bir çözümün çıkmasıdır. Yeni, basit ve çekici bir çözüm…
O yüzden şöyle düşünün: Müşterilerin de kendilerine özgü tutuculukları vardır; onlar da hepimiz gibi bildik şeylerin tutsağıdırlar. Bu yüzden onlara ne istediklerini “sormak” pek işe yaramaz. Onların söze dökülmemiş gereksinimlerini ortaya çıkarmanız gerekir. Bunu ortaya çıkarmanın sihirli bir formülü yok. Dünyayı yakından ve belli bir süre gözlemeli ve öğrendikleriniz üzerinde kafa yormalısınız. İnsanların duygularını hissetmelisiniz. Müşterilerimizin zamanını nerelerde boşa harcıyoruz? İşleri nerelerde aşırı karmaşık hale getiriyoruz? Nerede onları insan gibi değil de, sadece bir rakam gibi görüyoruz? Nerelerde onları bizim çözmemiz gereken problemleri çözmek zorunda bırakıyoruz?
1. Neden?
Neden inovasyon yapmak istiyoruz?
2. Kim?
Hedef grup kim?
3. Nerede?
Hangi dağıtım kanalları, ülkeler, bölgeler ya da kıtalar için?
4. Ne?
Evrimsel ya da devrimsel ürünler, işler ya da iş modelleri.
5. Ne zaman?
Planlanan piyasaya sunuş yılı.
6. Hangisi?
Yeni konseptler hangi kriterleri karşılamalıdır?
Biraz pratikle, hemen herkes bu sorularla arasını düzeltebilir. Düşünmek için daha fazla zaman ayırmak zorundayız. Benim dinlenme yöntemim, gayet bilinçli bir şekilde uzun uzun düşünmektir. Yakaladığım bir fikri kafamın içinde günlerce döndürmeyi severim. Kendi başımıza derinlemesine düşünmek zaman kaybı değildir. Bu bize hayal bile edemeyeceğimiz ödüller kazandırmaya aday bir ruh halidir. Bir tavırdır, bir varoluş ve iş yapış şeklidir. Unutmayın, iyi fikirler sıradan olabilir. Sıradan olmayan şey, onları gerçekleştirecek kadar çok çalışan insanlardır.
Tansu Yeğen